Kekin öyküsü yumurtayı kırmakla başlarmış. Tuzlu çeşitlemeleri hep gölgede kalmış, yumurtayla şeker çırpılmış. Süt yada yoğurt eklenmiş, katı yada sıvı yağla karıştırılmış.Un elenmiş, kabartma tozu yada karbonatla buluşmuş. Mümkünse fırın önceden ısıtılmış, ayarlanabiliyorsa 180 derecede çiğliğinden kurtulmuş. Kendi kabardıkça kokusuyla iştahları da kabartmış.
Bir çoğumuzun da mutfak maceraları kek yapımıyla başlar. Acemi işi o kek muhakkak çok kabarır ve her derde devadır. Söylendiğine göre; yiyen büyüklerin baş, diş ağrılarına iyi gelir.
Kimilerinde kek kendine ölçek bulamaz.Evdeki yumurta ve erzak miktarına göre göz kararı yapıverilir. “Emeeell çayı koy geliyorum” diyene “Gel, gel pek özledimdi. Dur ben de bir kek çırpıvereyim çayın yanına sen gelene kadar” demek adettendir.
Zaman değiştikçe tarifler gezmelerde peçetelerden kıymetli defterlere taşınır olmuş. Eskinin ocakta pişirilen kek kazanlarının yerini önce davul fırınlar sonra ayar ayar fanlı fırınlar almış. Kalıplar da almış nasibini bu değişimden. Fırının tepsisi, borcamlar derken kelepçeli yada şekilli kek kalıplarına dönüşmüş. Başlarda çırpma işlemini çatal üstlenirken sonra çırpma teli derken, görevi mikserler devralmış. Her daim çırpılmış, çırpılmış,çırpılmış karıştırılmış ve erkek kadın demeden yapmaktan ve yemekten büyük keyif alınmış. Kek muffin olmuş tekilleşmiş, cupcake olmuş süslenmiş. Okuldan gelince sütün yanında, beş çayında her daim hükmünü sürmüş. Velhasıl zaman geçmiş “Kek” hep varolmuş.
Bir çoğumuzun da mutfak maceraları kek yapımıyla başlar. Acemi işi o kek muhakkak çok kabarır ve her derde devadır. Söylendiğine göre; yiyen büyüklerin baş, diş ağrılarına iyi gelir.
Kimilerinde kek kendine ölçek bulamaz.Evdeki yumurta ve erzak miktarına göre göz kararı yapıverilir. “Emeeell çayı koy geliyorum” diyene “Gel, gel pek özledimdi. Dur ben de bir kek çırpıvereyim çayın yanına sen gelene kadar” demek adettendir.
Zaman değiştikçe tarifler gezmelerde peçetelerden kıymetli defterlere taşınır olmuş. Eskinin ocakta pişirilen kek kazanlarının yerini önce davul fırınlar sonra ayar ayar fanlı fırınlar almış. Kalıplar da almış nasibini bu değişimden. Fırının tepsisi, borcamlar derken kelepçeli yada şekilli kek kalıplarına dönüşmüş. Başlarda çırpma işlemini çatal üstlenirken sonra çırpma teli derken, görevi mikserler devralmış. Her daim çırpılmış, çırpılmış,çırpılmış karıştırılmış ve erkek kadın demeden yapmaktan ve yemekten büyük keyif alınmış. Kek muffin olmuş tekilleşmiş, cupcake olmuş süslenmiş. Okuldan gelince sütün yanında, beş çayında her daim hükmünü sürmüş. Velhasıl zaman geçmiş “Kek” hep varolmuş.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder